Ders 36: "İngilizceyi Birlikte Öğrenelim: Dil Yolculuğumuz"
İngilizce Dersi: "can, to be able to" (yapabilmek)
Bölüm A (Ayrıntılı İngilizce-Türkçe Metin)
36.1 I Ben can yapabilirim speak konuşmak three üç languages dil fluently akıcı bir şekilde
36.2 Can Yapabilir misin you sen help yardım etmek me bana with ile this bu problem problem?
36.3 She O (kadın) can yapabilir play çalmak the - piano piyano very çok well iyi
36.4 They Onlar cannot yapamazlar attend katılmak the - meeting toplantı tomorrow yarın
36.5 My Benim grandfather büyükbabam can yapabilir still hala drive sürmek despite rağmen his onun age yaşı
36.6 The - children çocuklar can yapabilirler swim yüzmek across karşısına the - lake göl
36.7 I Ben will -ecek/-acak be olmak able yapabilir to -mek/-mak finish bitirmek the - project proje by kadar Friday Cuma
36.8 Can Yapabilir mi the - new yeni software yazılım solve çözmek our bizim current mevcut issues sorunlar?
36.9 Nobody Hiç kimse can yapamaz predict tahmin etmek the - future gelecek with ile certainty kesinlik
36.10 He O (erkek) was -di/-dı able yapabildi to -mek/-mak lift kaldırmak the - heavy ağır box kutu without olmadan help yardım
36.11 Birds Kuşlar can yapabilirler fly uçmak because çünkü of - their onların special özel bone kemik structure yapısı
36.12 We Biz were -dik/-dık not değil able yapabildi to -mek/-mak reach ulaşmak the - summit zirve due to nedeniyle bad kötü weather hava
36.13 Babies Bebekler can yapabilirler recognize tanımak their onların mother's annelerinin voice sesi from -dan/-den birth doğum
36.14 Will -ecek/-acak mı you sen be olmak able yapabilir to -mek/-mak attend katılmak my benim graduation mezuniyet ceremony töreni?
36.15 Few Az people insan can yapabilir understand anlamak quantum kuantum physics fiziği without olmadan proper uygun education eğitim
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm B (Tam İngilizce Cümleler ve Türkçe Çevirileri)
36.1 I can speak three languages fluently. Ben üç dili akıcı bir şekilde konuşabilirim.
36.2 Can you help me with this problem? Bana bu problemle ilgili yardım edebilir misin?
36.3 She can play the piano very well. O piyanoyu çok iyi çalabilir.
36.4 They cannot attend the meeting tomorrow. Onlar yarın toplantıya katılamazlar.
36.5 My grandfather can still drive despite his age. Büyükbabam yaşına rağmen hala araba sürebilir.
36.6 The children can swim across the lake. Çocuklar gölün karşısına kadar yüzebilirler.
36.7 I will be able to finish the project by Friday. Cuma gününe kadar projeyi bitirebileceğim.
36.8 Can the new software solve our current issues? Yeni yazılım mevcut sorunlarımızı çözebilir mi?
36.9 Nobody can predict the future with certainty. Hiç kimse geleceği kesinlikle tahmin edemez.
36.10 He was able to lift the heavy box without help. O yardım almadan ağır kutuyu kaldırabildi.
36.11 Birds can fly because of their special bone structure. Kuşlar özel kemik yapıları sayesinde uçabilirler.
36.12 We were not able to reach the summit due to bad weather. Kötü hava nedeniyle zirveye ulaşamadık.
36.13 Babies can recognize their mother's voice from birth. Bebekler doğumdan itibaren annelerinin sesini tanıyabilirler.
36.14 Will you be able to attend my graduation ceremony? Mezuniyet törenime katılabilecek misin?
36.15 Few people can understand quantum physics without proper education. Az sayıda insan uygun eğitim olmadan kuantum fiziğini anlayabilir.
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm C (Sadece İngilizce Metin)
36.1 I can speak three languages fluently.
36.2 Can you help me with this problem?
36.3 She can play the piano very well.
36.4 They cannot attend the meeting tomorrow.
36.5 My grandfather can still drive despite his age.
36.6 The children can swim across the lake.
36.7 I will be able to finish the project by Friday.
36.8 Can the new software solve our current issues?
36.9 Nobody can predict the future with certainty.
36.10 He was able to lift the heavy box without help.
36.11 Birds can fly because of their special bone structure.
36.12 We were not able to reach the summit due to bad weather.
36.13 Babies can recognize their mother's voice from birth.
36.14 Will you be able to attend my graduation ceremony?
36.15 Few people can understand quantum physics without proper education.
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm D (Dilbilgisi Açıklaması)
Türkçe konuşanlar için "can" ve "to be able to" kullanımı hakkında önemli noktalar:
"Can" ve "to be able to" ifadeleri Türkçe'deki "-ebilmek/-abilmek" eki ile ifade edilir:
"I can swim" = "Yüzebilirim"
"She can sing" = "O şarkı söyleyebilir"
"Can" kullanımı:
Temel yetenek bildirmek için: "Birds can fly" = "Kuşlar uçabilir"
İzin istemek için: "Can I go now?" = "Şimdi gidebilir miyim?"
Olasılık bildirmek için: "It can be dangerous" = "Tehlikeli olabilir"
"Can" ile olumsuz cümleler:
"cannot" veya "can't" kullanılır: "I cannot swim" = "Yüzemem"
Türkçe'de "-emem/-amam" ekleri ile ifade edilir
"Can" ile soru cümleleri:
"Can" öznenin önüne gelir: "Can you help?" = "Yardım edebilir misin?"
Türkçe'de "misin/mısın" ekleri ile soru yapılır
"To be able to" kullanımı:
"Can" ile benzer anlamda ama daha resmi
Farklı zamanlarda kullanılabilir (gelecek, geçmiş):
"I will be able to" = "Yapabileceğim"
"I was able to" = "Yapabildim"
"Can" kelimesinin geçmiş zaman ve gelecek zaman formları olmadığı için kullanılır
Türkçe ve İngilizce arasındaki farklar:
Türkçe'de "-ebilmek/-abilmek" eki fiillere eklenir
İngilizce'de ayrı bir yardımcı fiil (can) veya fiil öbeği (be able to) kullanılır
Türkçe'de soru yapısı ek ile (misin/mısın), İngilizce'de ise sözcük sırası değiştirilerek oluşturulur
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm E (Kültürel Not)
"Can" ve "to be able to" ifadelerinin kullanımı, İngiliz ve Amerikan kültüründe incelik, nezaket ve sosyal ilişkiler açısından önemlidir.
İzin isteme ve nezaket:
İngilizce konuşan toplumlarda "Can I..." veya "Could I..." ile başlayan sorular, nezaket göstergesidir
Türkçe'de genellikle "-ebilir miyim" ile sorulur, ancak bazen emir kipi de kullanılabilir
Örneğin İngilizce'de "Can I borrow your pen?" derken, Türkçe'de hem "Kalemini ödünç alabilir miyim?" hem de "Kalemini ver" denebilir
Yetenek ve mütevazılık:
İngilizce konuşan kültürlerde kendi yeteneklerinden bahsederken fazla iddialı olmamak önemlidir
"I can" yerine "I might be able to" veya "I'll try" gibi ifadeler tercih edilebilir
Türkçe'de de benzer bir mütevazılık vardır, ancak ifade biçimi farklıdır
İş ortamı farklılıkları:
İngilizce konuşulan iş ortamlarında "Can you" şeklinde doğrudan istek, bazen kaba olarak algılanabilir
"Would you be able to" veya "Could you possibly" gibi daha dolaylı ifadeler tercih edilir
Türkçe iş ortamında hiyerarşi daha belirgin olabilir ve üstler alt çalışanlara daha doğrudan isteklerde bulunabilir
Sosyal normlar:
İngiliz kültüründe "I can't come" demek bazen kabul edilemez bir mazeret olarak görülebilir
Birçok durumda neden gelemeyeceğinizi açıklamanız veya alternatif bir zaman önermeniz beklenir
Türk kültüründe ise bazen yetenek eksikliğinden ziyade, kişisel tercih veya istek belirtmek için "yapamam" ifadesi kullanılabilir
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm F (Edebi Alıntı)
Bölüm F-A (Ayrıntılı İngilizce-Türkçe Metin)
"Whether** İster you sen think düşün you sen can yapabilirsin or ya da you sen think düşün you sen can't yapamazsın, you're sen -sin right. haklı" - Henry Ford Henry Ford
Bölüm F-B (Tam Çeviri)
"Whether you think you can or you think you can't, you're right." "İster yapabileceğini düşün, ister yapamayacağını düşün, haklısın." - Henry Ford
Bölüm F-C (Edebi Analiz)
Bu ünlü söz, Amerikalı sanayici ve Ford Motor Company'nin kurucusu Henry Ford'a aittir. Alıntı, düşüncelerimizin yeteneklerimiz ve başarılarımız üzerindeki güçlü etkisini vurgulamaktadır. Söz, "can" kelimesinin yeteneği ifade etmesi yanında zihinsel tutumumuzun önemini de vurguluyor. Bu, Türk kültüründeki "İnsan isterse her şeyi başarır" düşüncesiyle de benzerlik gösterir.
Bölüm F-D (Dilbilgisi Notları)
"Whether... or..." yapısı Türkçe'deki "ister... ister..." yapısına benzer ve seçenek sunar
"you think you can" ifadesinde "can" bir yetenek ifade eder, Türkçe'de "-ebilirsin" ile karşılanır
"you're right" ifadesi "you are right" kısaltmasıdır ve Türkçe'de "haklısın" anlamına gelir
Alıntıda görüldüğü gibi, "can" kelimesi hem olumlu hem de olumsuz (can't) şekilde kullanılmıştır
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Tür Bölümü: Diyalog (Dialogue)
Bölüm A (Ayrıntılı İngilizce-Türkçe Metin)
36.16 Sarah: Sarah: Can Yapabilir misin you sen help yardım etmek me bana with ile my benim English İngilizce homework ödev tonight? bu gece
36.17 Murat: Murat: I'm Ben -im sorry, üzgün but ama I ben won't -meyeceğim be olmak able yapabilir to -mek/-mak help yardım etmek you sana until kadar tomorrow. yarın
36.18 Sarah: Sarah: What Ne time zaman can yapabilir we biz meet buluşmak then? o zaman
36.19 Murat: Murat: I Ben can yapabilirim come gelmek to -e/-a the - library kütüphane at saat four dört o'clock. 'te
36.20 Sarah: Sarah: Perfect! Mükemmel! Can Yapabilir mi Ayşe Ayşe join katılmak us bize too? de
36.21 Murat: Murat: I Ben don't -me/-ma know bilmek if eğer she o (kadın) can yapabilir make yapmak it. onu (katılmak)
36.22 Sarah: Sarah: I'll Ben -eceğim ask sormak her. ona By the way, Bu arada can yapabilir misin you sen bring getirmek your senin dictionary? sözlük
36.23 Murat: Murat: Sure. Tabii. Will -ecek/-acak mı we biz be olmak able yapabilir to -mek/-mak finish bitirmek all tüm the - exercises? alıştırmalar
36.24 Sarah: Sarah: We Biz can yapabiliriz try! denemek I Ben couldn't yapamadım understand anlamak the - passive edilgen voice çatı at all. hiç
36.25 Murat: Murat: Don't worry. Endişelenme. I Ben can yapabilirim explain açıklamak it onu in -de/-da a bir simple basit way. yol
36.26 Sarah: Sarah: That's Bu -dir great! harika I Ben can yapabilirim bring getirmek some biraz coffee kahve for için us. biz
36.27 Murat: Murat: Can Yapabilir misin you sen make yapmak it onu Turkish Türk coffee? kahvesi I Ben really gerçekten like sevmek it. onu
36.28 Sarah: Sarah: I Ben can't yapamam make yapmak Turkish Türk coffee, kahvesi but ama my benim mother annem can. yapabilir
36.29 Murat: Murat: Perfect! Mükemmel! I Ben was -di/-dı able yapabildi to -mek/-mak finish bitirmek most çoğu of -in/-ın my benim assignments ödevler yesterday. dün
36.30 Sarah: Sarah: You're Sen -sin so çok lucky. şanslı I Ben haven't -me/-ma -dim/-dım been olmuş able yapabilir to -mek/-mak start başlamak mine benimki yet. henüz
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm B (Tam İngilizce Cümleler ve Türkçe Çevirileri)
36.16 Sarah: Can you help me with my English homework tonight? Sarah: Bu gece İngilizce ödevimle bana yardım edebilir misin?
36.17 Murat: I'm sorry, but I won't be able to help you until tomorrow. Murat: Üzgünüm, ama yarına kadar sana yardım edemeyeceğim.
36.18 Sarah: What time can we meet then? Sarah: O zaman ne zaman buluşabiliriz?
36.19 Murat: I can come to the library at four o'clock. Murat: Saat dörtte kütüphaneye gelebilirim.
36.20 Sarah: Perfect! Can Ayşe join us too? Sarah: Mükemmel! Ayşe de bize katılabilir mi?
36.21 Murat: I don't know if she can make it. Murat: Onun katılıp katılamayacağını bilmiyorum.
36.22 Sarah: I'll ask her. By the way, can you bring your dictionary? Sarah: Ona soracağım. Bu arada, sözlüğünü getirebilir misin?
36.23 Murat: Sure. Will we be able to finish all the exercises? Murat: Tabii. Tüm alıştırmaları bitirebilecek miyiz?
36.24 Sarah: We can try! I couldn't understand the passive voice at all. Sarah: Deneyebiliriz! Edilgen çatıyı hiç anlayamadım.
36.25 Murat: Don't worry. I can explain it in a simple way. Murat: Endişelenme. Onu basit bir şekilde açıklayabilirim.
36.26 Sarah: That's great! I can bring some coffee for us. Sarah: Bu harika! Bizim için biraz kahve getirebilirim.
36.27 Murat: Can you make it Turkish coffee? I really like it. Murat: Türk kahvesi yapabilir misin? Onu gerçekten seviyorum.
36.28 Sarah: I can't make Turkish coffee, but my mother can. Sarah: Türk kahvesi yapamam, ama annem yapabilir.
36.29 Murat: Perfect! I was able to finish most of my assignments yesterday. Murat: Mükemmel! Dün ödevlerimin çoğunu bitirebildim.
36.30 Sarah: You're so lucky. I haven't been able to start mine yet. Sarah: Çok şanslısın. Ben henüz benimkine başlayamadım.
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm C (Sadece İngilizce Metin)
36.16 Sarah: Can you help me with my English homework tonight?
36.17 Murat: I'm sorry, but I won't be able to help you until tomorrow.
36.18 Sarah: What time can we meet then?
36.19 Murat: I can come to the library at four o'clock.
36.20 Sarah: Perfect! Can Ayşe join us too?
36.21 Murat: I don't know if she can make it.
36.22 Sarah: I'll ask her. By the way, can you bring your dictionary?
36.23 Murat: Sure. Will we be able to finish all the exercises?
36.24 Sarah: We can try! I couldn't understand the passive voice at all.
36.25 Murat: Don't worry. I can explain it in a simple way.
36.26 Sarah: That's great! I can bring some coffee for us.
36.27 Murat: Can you make it Turkish coffee? I really like it.
36.28 Sarah: I can't make Turkish coffee, but my mother can.
36.29 Murat: Perfect! I was able to finish most of my assignments yesterday.
36.30 Sarah: You're so lucky. I haven't been able to start mine yet.
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾
Bölüm D (Diyalog Türü için Dilbilgisi Notları)
Diyaloglarda "can" ve "be able to" kullanımına ilişkin önemli noktalar:
Günlük konuşma dilinde "can" kullanımı:
Günlük konuşmalarda "can" daha yaygın kullanılır
"Be able to" daha resmi ve yazılı dilde tercih edilir
Türkçe'de her ikisi de "-ebilmek/-abilmek" eki ile karşılanır
Soru-cevap yapısında "can":
Sorularda "Can you...?" formatı yaygındır ve Türkçe'de "-ebilir misin?" karşılığı gelir
Cevaplarda "I can" veya "I can't" şeklinde kısa yanıtlar verilebilir
Gelecek zaman ifadelerinde:
"Will be able to" ifadesi, gelecekte bir yetenek veya olasılık bildirmek için kullanılır
Türkçe'de "-ebileceğim/-abileceğim" ekleriyle ifade edilir
Geçmiş zaman ifadelerinde:
"Could" veya "was/were able to" geçmişteki yetenekleri ifade eder
"Couldn't" veya "wasn't/weren't able to" geçmişteki yetersizliği gösterir
Türkçe'de "-ebildim/-abildim" veya "-emedim/-amadım" ekleriyle karşılanır
Diyaloglarda özel kullanımlar:
"Can make it" (katılabilmek/gelebilmek): "I don't know if she can make it."
"Can try" (deneyebilmek): "We can try!"
"Can you make it...?" (yapabilir misin?): "Can you make it Turkish coffee?"
Türkçe ve İngilizce arasındaki konuşma farkları:
İngilizce'de yardımcı fiiller (can, will, have) vurgulanabilir
Türkçe'de genellikle tonlama değişir, ama fiil ekleri aynı kalır
İngilizce'de "I can" şeklinde kısa cevaplar normaldir, Türkçe'de ise genellikle "Evet, yapabilirim" gibi tam cevaplar verilir
✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾ ✾ ❦ ✾ ❦ ✾